Organ Nakil Koordinatörleri Derneği Genel Sekreteri ve Konya Numune Hastanesi Organ Nakil Koordinatörü Dr. Melih Azap, organ bağışı konusunda vatandaşların her geçen yıl daha da bilinçlendiğini söyledi.
Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan organ paylaşım sistemi sayesinde bağışlanan organların daha adaletli ve hızlı bir dağıtımının sağlandığını ifade eden Dr. Azap, hastanelerde gerçekleşen beyin ölümlerinin tamamının bu sisteme girildiğini belirtti.
Azap, beyin ölümü gerçekleşen hastalardan alınan organların, sisteme kayıtlı hastalara nakledildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ”2002 yılından bu yana organ bağışı konusunda önemli mesafeler alındı. İstatistiklere bakıldığında İspanya’da milyon ölüm başına yaklaşık 36 donör çıkarılırken,
Türkiye’de biz 4 donör çıkarabiliyoruz. 2002’de bu oran 2 idi. Bakanlığın yaptığı çalışmalarla bu rakamı 2 katına çıkarmayı başardık ancak önümüzde daha katetmemiz gereken çok yol var. Türkiye genelinde 2002 yılında beyin ölümü gerçekleşen 148 hastanın 111’inin ailesinden organ bağışı için izin alınmış, bunlardan 102’sinin organları kullanılmış. 2010 yılında ise beyin ölümü gerçekleşen bin 36 hasta tespit edilmiş, bunlardan 272 hastanın ailesinden organ bağışı için izin alınmış ve 246’sının organları kullanılmış. Rakamlar organ bağışı konusunda her geçen yıl daha da artan bir bilinçlenme olduğunu gösteriyor.” Konya’da da oran bağışı konusunda önemli artışlar olduğunu dile getiren Azap, 2010 yılında 29 beyin ölümü tespit edildiğini, bunlardan 10 hastanın ailesinden organ bağışı için izin alındığını bildirdi.
“ORGAN BAĞIŞI İÇİN İZİN İSTEYEN DOKTOR KOVALANMIŞTI”
Toplumda, Konya’da yaşayan insanların muhafazakar yapıları nedeniyle organ bağışına soğuk baktıkları yönünde bir algı olduğunu anlatan Azap, şöyle devam etti:
”Ancak Konya, organ bağışında Türkiye ortalamasının üzerindedir. Eğer siz insanlara, sağlık çalışanlarına organ naklinin ne olduğunu öğretirseniz, organ bağışının ne kadar özel bir anlamı olduğunu, birilerinin hayatını kurtarmanın güzelliğini anlatırsanız hasta yakınları, yakınlarının organlarını bağışlıyor. Burada acıyla karşı karşıya olan aileye birşey vermiyorsunuz ama çok şey istiyorsunuz. Organ bağışıyla ilgili yazılı ve görsel medyada çıkan haberler, bu konudaki bilinç düzeyini artırdı. 2007 yılında hastanemizde ilk beyin ölümü tespit edilen hastanın ailesinden organ bağış için izin isteyen doktor arkadaşlarımız, aile yakınları tarafından kovalanmıştı. Çünkü organ naklinin, beyin ölümünün ne olduğunu bilmiyorlardı. Geçmişte hasta yakınlarında ‘bizim hastamızı organları için mi öldürdüler acaba?’ endişesi hakimdi. Bugün ise hasta yakınları daha biz görüşmeyi bitirmeden ‘evet biz organ bağışının ne olduğun biliyoruz, öyle bir arzuya sahibiz’ diyebiliyor. Bunlarla karşılaşıyoruz.”