Ayşe 14 yaşında ve evin en büyük çocuğu. Kardeşlerinin bakımına, annesine ve ev işlerine yardım ediyor. Ama son zamanda mutsuz ve herkese öfkeli. Çünkü önemsenmek, anlaşılmak ve değer görmek istiyor. “Ona yaptıkları için ödül verin, takdir edin.” denildiğinde anne-baba “şımarır” tepkisi veriyor. Gençleri takdir etmek onları şımartmaz, bilakis onları motive eder.
Ayşe 7. sınıf öğrencisi. Her soruma “bilmem!” diye cevap veriyor. Terapiye geliş sebebi evde herkese karşı olan öfke patlamaları, bağırmaları. Evdekiler
onun bu haline hiç alışık değiller. “Ne oldu bu kıza böyle?” Ayşe bir ergen. Depresyonda ve ailesi bunun farkında değil. Ayşe, ailenin en büyük çocuğu. Ondan küçük bir erkek kardeşi var dördüncü sınıfta, sonra ikinci sınıfta bir kız kardeşi, birinci sınıfta bir kız kardeşi daha, 2 yaşında da bir erkek kardeşi. “Evde neler yaparsın?” diye soruyorum. “Hiiiiç kardeşlerime bakarım!” diye cevap veriyor. Annesi sürekli ona seslenirmiş: “Kızım kardeşinin bezini getir!” “Kızım sofrayı topla!” Yani annesi sürekli “kızım” der ve bir şeyler yapmasını istermiş. Ayşe bu isteklerden o kadar bıkmış ki annesinin seslenişini artık duymaz olmuş. Zaten annesi de şikâyet ediyor: “Beni hiç duymuyor. ” Evet, bu düzeltmemiz gereken bir davranış.
EVDE BİR SÜRÜ İŞ VAR!
Onun evde yapması gereken bir sürü işi var. Kardeşinin bezini değiştirmeli, tuvalete götürmeli, yemeklerini yedirmeli, üstlerini giydirmeli… Bu arada kardeşlerine öfkelenir, bağırır, arada sırada da vurur. Babası şikâyet ediyor: “Hepimize bağırıyor, yeter artık!”
Düzeltmemiz gereken ikinci davranış: Öfke nöbetleri, herkese bağırması. İki kardeşini okumaya Ayşe geçirmiş. Şimdi sıra 1. sınıftakinde. O her şeyi mükemmel yapan bir çocuk ama kızgın, ama öfkeli, ama mutsuz. Evet, o 7. sınıfta ve depresyonda. Psikoterapi alması lazım. Peki, evdeki ortam aynen devam ederse psikoterapi ne kadar etkili olur? Bunun için önce çevresel düzenleme yapmamız gerekiyor.
Ayşe’nin anne-babasına “Bana şu an kızınızın evde yaptığı işleri söyler misiniz?” diyorum. Yaptıklarının hepsini bir bir kâğıda yazıyorum, evde yaptığı işler için her gün bir artı vermelerini istiyorum. Ve artıları eksilerinden fazla olduğu zaman da hafta sonu ona bir ödül almalarını öneriyorum. “Bunları zaten yapıyor!” diyor annesi “Niye ödüllendirelim ki?” “İşte, sıkıntı burada annesi. Yani kızınız bundan dolayı depresyonda. O sürekli yapıyor, yapıyor, ama teşekkür yok, takdir yok. Genç kız sonunda tükeniyor. Eğer siz yaptıklarını takdir eder, ona teşekkür ederseniz Ayşe iyileşecek.” diyorum. “Şımarır” diyorlar bu kez. Ne demek bu şımarmak? Hayır, şımarmaz. Belki de bu zamana kadar ne istediği hiç sorulmadı ve fikri alınmadı, sevildiğini de hissedemedi Ayşe…
DEPRESYON, KIZLARDA DAHA FAZLA
Ergenlik, depresyon için riskli bir dönemdir. Yapılan araştırmalar kız ergenlerde depresyon görülme sıklığının erkek ergenlerden daha fazla olduğunu göstermektedir. Depresyon ergenlerde en az 2 hafta boyunca gün boyu kendini üzüntülü hissetme/depresif duygu durum, önceden zevk aldığı şeylerden zevk alamama/ilgi kaybı, öfke ve çabuk sinirlenme, derslerde başarısızlık, uyku bozukluğu, suçluluk, değersizlik ölüm ve intihar düşüncesiyle kendini gösterir.
Ergeni nasıl depresyondan koruyabiliriz?
Onu önemsediğinizi ve değer verdiğinizi hissettirin. Nasıl mı?
Olaylar ve aile kararları hakkında fikrini alın, önemseyin.
Karamsarlık, dengesizlik, korku ve öfke duyguları yaşadığında sabırlı olun. Kendini ifade etmesinde yardımcı olun.
Birlikte zaman geçirin, gözlerinin içine bakarak dinleyin, anlamaya çalışın.
Müdahaleci değil rehber ve model olun. Hata yapmasına izin verin.
Özel hayatının ve arkadaşlarının olmasına izin verin.
Hep fazlasını istemeyin, mükemmeliyetçi olmayın. Bu, ergende umutsuzluk, karamsarlık ve özgüven eksikliğine sebep olur.
Zorlamayın, baskı kurmayın. Takip edin ama sıkmayın.
Aşırı serbest bırakmayın.
Aşırı sorumluluk vermeyin.
Sürekli eleştirmeyin. Kendisini değersiz ve beceriksiz görmesine sebep olur.
Takdir edin, özür dileyin, teşekkür edin.
Sanat veya sosyal aktivitelerle ilgilenmesini sağlayın. Resim, müzik, fotoğrafçılık veya gönüllü yardım kuruluşlarında çalışma gibi.
Düzenli spor yapmasını veya en azından düzenli yürüyüş yapmasını veya yüzmesini teşvik edin.