Mesane kanserleri idrar kesesinin içerisini döşeyen, mukoza denen yapının anormal büyümesiyle seyrediyor. Hastalık yüzde 90 oranında 55 yaş ve üzerindeki kişilerde görülüyor, ancak gençlerde de rastlanıyor. Batı Avrupa-Kuzey Amerika’daki görülme oranı, Doğu Avrupa ve Asya ülkelerine göre 10 kat daha yüksek.

Endüstrileşmenin getirdiği sorunların bu fazlalıkta etkili olduğu belirtiliyor. Üroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hakan Özveri, erkeklerde hastalığın fazla görülmesinin sigara içme oranının kadınlara göre daha yüksek olmasıyla ilişkilendirildiğini dikkati çekiyor

 

 

Mesane kanseri hakkında merak edilenler hakkında bilgi veren Dr. Hakan Özveri, bu kanser türünün nedenleri ve risk faktörleri hakkında sık sorulan soruları şöyle yanıtlıyor:

Mesane kanseri neden oluşuyor?
“Sigara hastalığı 2-3 kat fazla ortaya çıkartıyor. İçilen sigara miktarıyla risk artıyor, aşırı tüketim halinde hastalık içmeyenlere göre 5 kat fazla görülüyor. Bilimsel çalışmalar var, sigara tüketimi erkeklerde meydana gelen mesane kanserinin yaklaşık yüzde 50’sinde sorumlu, kadınlardakinin ise üçte birinden sigara sorumlu.

Sigara bırakıldığında mesane kanseri riski yüzde 30-60 oranında azalıyor. Sigaranın sebep olduğu hasar, DNA’nın içeriğini bozuyor. Hücre doğuyor, büyüyor, yaşlanıp ölüyor ve tüm bunlar kontrol içinde oluyor. Bu askeri düzeni bozuyor. Hücrede “Öl” emri ortadan kalkıyor, daha uzaktaki başka organların başka hücrelerine yerleşmeye çalışıyor. Sigarada bildiğimiz 4 bin dolayında zararlı kimyasal var. Bazıları da özellikle 43 tanesi kanserin ilerlemesine yol açıyor. Bu toksik maddelerin bazıları, amonyak, terebentin, kadmiyum, böcek ilaçları, naftalin, hidrojen siyanür, bazı deterjanlar kanseri tetikleyen özellik gösteriyor. Sigaranın içindeki bazı maddeler kanser gelişimine neden oluyor. DNA içeriği bozuluyor, mesaneden kana, idrara, idrardan da mesanenin içine girip hasara yol açıyor, tümör oluşuyor, kanserli hücre yığınları oluşuyor.

Tümör nasıl tespit ediliyor?
Mesane tümörü tespitinde ultrason, sistoskopi yapılıyor. Hücre tipine göre mesaneyi koruyucu tedaviler yapılıyor. Mesaneyi almayı gerektirecek bir durum varsa, derin tabakalara işlemişse bağırsaktan yeni bir mesane yapılıyor. Mesane kanseri ameliyatından sonra hastada, önemli hayat tarzı değişiklikleri de kaçınılmaz oluyor. Ameliyattan sonra kişinin sigara içmemesi gerekiyor, hatta sigara içilen yerlerde bile bulunmaması önem taşıyor. Eğer mesane kanseri derin tabakalara inmediyse bazı ilaçların mesane içine uygulanması gerekiyor, bu uygulamalar mesane kanserinin tekrarını ve ilerlemesini önlüyor. Mesanenin içinde tümörün bulunduğu yerde kazıma işlemi yapılıyor. Hastalığın ilerlemesi önleniyor.

Mesane kanserini artıran risk faktörleri neler?
• Sigaranın içilmesi çok kötü, hiç içmemek daha iyi. Sigara bırakılırsa 1-4 yıl içinde kanser riskini yüzde 30 azaltıyor, sigarayı bırakmanın üzerinde 25 yıl geçerse yüzde 60 oranında azalıyor.

• Mesane kanserinde ikinci en önemli risk faktörü mesleki durumdur. Ülkeden ülkeye değişiyor ama bazı kimyasal kauçuklar, boya endüstrisinde kullanılan bazı aromatik aminlere maruz kalan kişilerde son derece etkili. Polisiklik aromatik hidro-karbon denilen maddeler var, alüminyum, kömür, çatı malzemelerinde kullanılıyor. Bunlar mesane kanseri yönünden riskli gruplar.
• Boyacılar, kuaförler bu tip maddelerle fazla temas ediyor.
• Sık idrar yolu enfeksiyonu geçirmek.
• Başka bir nedenle karında bir bölgeye radyoterapi uygulanması.
• Başka bir nedenle siklofosfamid denilen bir kemoterapi ilacını kullanmak da mesane kanseri riskini artırıyor.

 

Beslenme şekli riski artırıyor mu?
• Bununla ilgili çalışmalar var, meyve-sebze alımı azsa bir miktar risk artıyor. Bu nedenle bol bol tüketmek gerekiyor. Mesane kanserinden korunmada sarımsak, A vitamini önleyici etkiye sahip.
• Bazı bilimsel çalışmalarda küçük hasta gruplarında A, C, E, D vitamini ve çinkonun yüksek dozda kullanılması durumunda mesane kanserli hastalarında, tekrarında azalma rapor edilmiş, ama bunlar çok güçlü kanıtlar değil, daha büyük çalışmalara ihtiyaç var.
• Kahve tüketimi, tatlandırıcı kullanımıyla mesane kanseri arasında ilişki var diyen çalışmalar olsa da tam net değil. Bunların etkisini tespit etmek çok zor. Bu çalışmaları yapmak teknik olarak zor. Kahve içmek sigara ile birlikte yardımcı etki gibi, ya da asıl neden olan faktörü artıran bir yönü var. Belki sigara tüketimini kahve içmek artırıyor.”

KEMOTERAPİ VE RADYOTERAPİ YAPILIYOR
Kanserin önlendiği hastaların bir kısmının ilerleyen zamanlarda tekrar hekime geldiklerini belirten Dr. Hakan Özveri, “Ameliyatlarda orijinal organın korunması büyük önem taşıyor. Ancak bazı hastalar ameliyat yeterli olmayabiliyor. Bu durumda kemoterapi ve ışın tedavileri yapılıyor. İncelemelerde görülen hücresel düzeydeki kanser hücrelerinin de yok edilmesi amaçlandığından kemoterapi, radyoterapi verilebiliyor” diyor.

Tedavide kemoterapi ilaçlarının da uygulandığını anlatan Dr. Hakan Özveri, “Bu ilaçlar sulandırılarak mesane içine veriliyor, erken evrede yakalanan tümörlerde yapılıyor. Hastalık ilerledikçe bu tedavilerin damardan verilip uygulanması gerekiyor. Yayılmış hastalıkta kemoterapinin sistemik olarak verilmesi gerekiyor. Radyoterapi de gerekirse uygulanıyor.

TEDAVİDE VEREM MİKROBU DA KULLANILIYOR
Mesane kanserinin bazı tiplerinde ise zayıflatılmış verem mikrobu kullanılıyor. Bu da tedavide bir hayli etkili oluyor. Verem mikrobunun zayıflatılmış hale getirilmiş suşu mesaneye serum fizyolojik ile sulandırılıp veriliyor. Yaklaşık altı hafta süreyle veriliyor, mesane kanserlerinin bazı tiplerinde çok etkili, hastalığın ilerlemesini engelliyor” şeklinde konuşuyor.

Write a Reply or Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir